MHP başkanı Devlet Bahçeli Mersin’de ‘Aday Aşikâr Karar Net’ mitinginde konuştu. Bahçeli, “İstanbul Büyükşehir Belediye Lideri hakkında 14 Aralık 2022 tarihinde verilmiş kesin olmayan 2 yıl 7 ay 15 günlük mahpus kararından sonra Saraçhane tiyatrosu düzenleyenlerin devlete, hükümete ve Türk yargısına saldırması en hafif tabirle fırsatçılıktır” tabirlerini kullandı.
MHP Önderi Bahçeli’nin açıklamalarından öne çıkanlar:
Aziz Milletim,
Değerli Vatandaşlarım,
Değerli Dava Arkadaşlarım,
Muhterem Hanımefendiler, Beyefendiler,
Bu süper coşkunuzdan, bu göz kamaştıran heyecanınızdan ötürü hepinize şükranlarımı sunuyorum.
Başı Toroslar kadar dik, gönlü Mavi Vatan kadar engin Mersin’i ve Mersinli kardeşlerimi gönülden selamlıyorum.
Gerek bu alanda toplanmış, gerekse de yurdumun dört bir köşesinde hayat uğraşı veren kardeşlerimizi hasretle kucaklıyorum.
Buradan Akdeniz’i, Anamur’u, Aydıncık’ı, Bozyazı’yı, Çamlıyayla’yı, Erdemli’yi, Gülnar’ı, Mezitli’yi, Mut’u, Silifke’yi, Tarsus’u, Toroslar’ı, Yenişehir’i hürmetle selamlıyorum.
Mersin’de yaşayan; kökeni, mezhebi, inancı ne olursa olsun her vatan evladına iyilik, huzur ve selamet dileklerimi bilhassa iletiyorum.
2022’yi uğurlayıp umutlarla karşılayacağımız 2023 yılına çok az bir vakit kaldı.
Cumhuriyet’in 100’üncü yıl dönümü için geri sayım artık başladı.
2023 sandık yılıdır, millet iradesinin bir sefer daha tecelli edeceği demokrasi yılıdır.
Soruyorum sizlere;
√ 2023 yılına hazır mısınız? (Evet)
√ 2023 yılında yeni bir Türk mucizesine var mısınız? (Evet)
√ 2023 yılında Türkiye’nin yükselişine takviye olacak mısınız? (Evet)
Allah’ın müsaadesi, sizlerin teveccühüyle önümüzdeki yıl çılgın Türklerin yeni bir şahlanış periyodu yaşanacaktır.
Nitekim verdiğiniz karşılıklar buna işaret etmektedir.
Hiç kimse boşuna hayal kurmasın, hiç kimse boş yere hevese kapılmasın.
Türkiye zillete düşerek ziyan olmayacak, aciz ve zayıf hale gerilemeyecektir.
Mersin böylesi bir hezimete kesinlikle karşı duracaktır.
Milli birlik ve kardeşlik ruhu ayağa kalkıp istikbaline sahip çıkacaktır.
Rabbim’den niyazım himayesini ve rahmetini üzerimizden esirgememesi, bizleri mahcup etmemesidir.
Bu meydanda bizlere daha düzgününü yapma şevki aşılayan, uğraşımıza takviye sağlayan siz pahalı kardeşlerimize, buraya kadar gelemese de gözü, kulağı ve duası bizimle olan saygıdeğer vatandaşlarımıza en âlâ dileklerimi sunuyorum.
Açık hava toplantımızın düzenlenmesinde, tertibinde ve temininde emeği geçen parti teşkilatlarımızın kıymetli yöneticilerine ve tüm dava arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.
“2023’e Yanlışsız: Aday Aşikâr, Karar Net” temalı bugünkü toplantımıza katılan Mersinli kardeşlerimizin yanı sıra, teşkilatlarımızı temsilen buraya teşrif eden Adanalı kardeşlerimize, Antalyalı kardeşlerimize, Hataylı kardeşlerimize, Osmaniyeli kardeşlerimize beğenilen geldiniz, sefalar getirdiniz diyorum.
Aziz Vatandaşlarım,
Değerli Dava Arkadaşlarım,
Milletlerin tarihinde kritik ve stratejik dönüm noktaları vardır.
Söz konusu önemli dönüm noktaları ulusal ve tarihi maksatların güncellenip yeni bir güçle serpilmesinin fırsat kapısıdır.
Biz bu kapıyı gerisine kadar açıp önümüze çıkacak altın fırsatları yakalamak istiyoruz.
Kaldı ki hakkımızın, hukukumuzun ve parlak amaçlarımızın peşindeyiz.
Haysiyetli ve huzurlu bir hayatı tahkim ve tesis çabasındayız.
Zamanın gerisine düşemeyiz.
Gelişmelere sahne gerisinden bakamayız.
Hayatın ve hadiselerin akışını uzaktan seyredemeyiz.
Atıl, etkisiz, edilgen, pasif, güdümlü, başı eğik, sesi çıkmayan, eline vurulup ekmeği alınan bir pısırıklığa tahammül edemeyiz.
Şartlar mecbur bırakmadıkça ya daima ya hiç de diyemeyiz.
Cumhuriyet’in 100’üncü yıl dönümünü Türk ve Türkiye Yüzyılının cümle kapısı olarak görüyoruz.
Kendimize güveniyor, aziz milletimize gönülden inanıyoruz.
Türkiye’yi, üzerinde hesapların yapıldığı, oyunların kurgulandığı müdahale edilir ülke olmaktan çekip çıkarmak istiyoruz.
Elbette bu süreç meşakkatlidir, zorludur, insanüstü emek ve fedakârlık gerektirecektir.
Aynı vakitte bu süreç, milletinin sevinciyle sevinen, hüznüyle üzülen, bunun yanında ulusal ve manevi bedellerle bütünleşip tek nefes olan inanmış yüreklere ve yürekli duruşlara muhtaçlık duyacaktır.
Hamd olsun bu yürek Milliyetçi Hareket Partisi’nde ziyadesiyle vardır.
Hamd olsun bu yürekli duruş Cumhur İttifakı’nda mevcuttur.
Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran ve Türk vatanını kurtaran Kuvayı Ulusala ruhu, Ulusal Çaba şuuru bir nevi devrin Cumhur İttifakı’ydı.
Zira Cumhur İttifakı Türk milletinin ta kendisi, hasretlerinin ve özgüveninin taşıyıcısıdır.
Bu ittifak, ihanetlere karşı her vakit sur örmüş, set çekmiş, baraj olmuştur.
Bu ittifak, işgal ve istila teşebbüslerinin karşısında yer almış, her kalkışmaya canla, başla, kahramanca direniş göstermiş, bundan sonra da gösteremeye birebir kararlılıkla devam edecektir.
Cumhuriyet’in kurucu ideolojisi, muasır ve müreffeh bir gelecek fikriyatı Cumhur İttifakı’nın kurşungeçirmez, taviz ve teslim olmaz iradesine emanettir.
Tevarüs ve tebarüz edilen kutlu emanet zayi edilmeyecek, zillet masalarında meze yapılmasına göz yumulmayacaktır.
Bizim garantimiz Mersin’dir, gücümüz Toroslar kadar heybetlidir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk demişti ki:
“Arkadaşlar! Gidip, Toros Dağları’na bakınız, şayet orada bir tek Yörük çadırı görürseniz ve o çadırda bir duman tütüyorsa, şunu çok yeterli biliniz ki, bu dünyada hiçbir güç ve kuvvet asla bizi yenemez.”
Allah’a çok şükür dumanımız her yerden tütüyor.
Dualarımız, dileklerimiz ve dirayetimiz vatanın her yöresinden dalga dalga yükseliyor.
Kardeşlik bağlarımız kırılmadan, vatan sevdamız küllenmeden, millet varlığımız küflenmeden, yöresi ve kökeni ne olursa olsun 85 milyon Türk vatandaşı al bayrağın altında bir olmayı mukadderatı görmekten vazgeçmeden ne bir infaz kararı, ne bir linç hücresi, ne de bir mağlubiyet hüznü bizim semtimize dahi yanaşamayacaktır.
Cumhuriyet’in 100’üncü yıl dönümünde, 1923’ün anıları tazelenecek, bu suretle geçmiş gelecekle eklemlenecektir.
100 yıl önce kurtuluşumuzun direnci Cumhuriyet’in mukadderatıyla birleşmişti.
2023’te de Başkan Ülke Türkiye’nin muştusu Cumhuriyet’in müstesna kazanımlarıyla bu kere sadırdan alana, kuvveden fiile, fikirden harekete, tefekkür alanından tatbik safhasına geçecektir.
İnancımız budur, irademiz budur, gayemiz ve uğraşımız de bu kutlu hedefe yöneliktir.
Bu nedenle durmayacağız, en ufak sakinlik emaresi göstermeyeceğiz.
Şimdi siz söyleyiniz, şu sorularıma verdiğiniz karşılıklarla mühürlü kalplere, muzır niyetlere, muşamba yüzlere, mumyalaşmış siyasetçilere Mersin’in iradesini açık açık şovunuz:
√ Başkan Ülke Türkiye gayesine dayanak olacak mısınız? (Evet)
√ Türk ve Türkiye Yüzyılına omuz ve olur verecek misiniz? (Evet)
√ Cumhuriyet’in 100’üncü yıl dönümünü cumhurun zaferiyle süsleyecek misiniz? (Evet)
√ Sandık günü geldiğinde milletine, ülkesine, mefkurelerine bağlı ve sevdalı Milliyetçi Hareket Partisi’ne, Cumhur İttifakı’na evet diyecek misiniz? (Evet)
Ne keyifli bizlere, bu evetleriniz önümüzü açıyor, gücümüzü daha da kökleştiriyor.
Mersin ayaktaysa, suyu aksine çevirmek için çırpınan siyasi güruhun alayı nefessiz kalır.
Mersin varsa ve tamam diyorsa yolumuza taş koymak için pusu kuranların hepsi sukutu hayale uğrar.
Bütün hissiyatımla tabir ediyorum ki, birlikte atacağımız her adım;
Daha keyifli, daha huzurlu, daha inançlı bir Türkiye’ye hakikat yol alıştır.
Daha müreffeh, daha varlıklı, daha dertsiz bir hayata yöneliştir.
Daha adil, daha hakkaniyetli, daha paylaşımcı bir periyoda başlangıçtır.
Bizim siyasetimiz, korkaklara karşı cesurların direncidir.
Bu siyasetimiz, ahlaksızlığa karşı namus timsallerinin direğidir.
Duruşumuz, talana ve palavraya karşı faziletin duruşudur.
Duruşumuz, hainlere, eli kanlı teröristlere, zillete düşenlere, iç ve dış işgal cephesine karşı kaygı tanımayan bir duruştur.
Mücadelemiz, en samimi ve saf hislerle mukaddesatımıza sahip çıkanların irfanlı ve inançlı gayret kararlılığıdır.
Her vatandaşıma çağrımdır, gelin bu haklı uğraşa siz de dahil olun.
Gelin bu tarihi misyonda sizin de hisseniz olsun.
Hainlere, arsızlara, namussuzlara,
Tefecilere, tezgâhçılara, sömürge teşrifatçılarına,
Yağmacılara, düzenbazlara, istismarcılara, inkarcılara,
İşbirlikçilere, soysuzlara, ruhunu satmış namertlere karşı bir olalım, canlı olalım, el ele verip daima birlikte Türkiye üzere duralım.
Kızılelma idealiyle kenetlenelim.
2023 bu söylediklerimin hepsi için bir baht ve karar yılıdır.
2023 yılında tarihi bir seçim yapacağız.
Hem Cumhurbaşkanı seçeceğiz, hem de 28’inci Devir TBMM’ni belirleyeceğiz.
Artık bütün yollar 2023 seçimlerine açılmaktadır.
Vakit anbean yaklaşmakta, çember günbegün daralmaktadır.
Bizim adayımız muhakkak, kararımız nettir.
Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır.
Hedefimiz Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın açık orta farkla tekrar Cumhurbaşkanı seçilmesi, TBMM’de milletvekili sayısı ve siyasal dayanak itibariyle çok güçlü bir Milliyetçi Hareket Partisi kümesinin ve Cumhur İttifakı’nın tezahür etmesidir.
Samimi ve kesintisiz uğraşımızın gayesi bu emellere ulaşmaktır.
Soruyorum sizlere;
√ Bu maksatlara birlikte yürümeye kararlı mısınız? (Evet)
√ Bize takviye olacak mısınız? (Evet)
√ Üç hilalin yanında duracak mısınız? (Evet)
√ Bir arada miyiz? Birlikte miyiz? Bizimle misiniz? (Evet)
Bu evetler ulusal iradenin seslenişi, istikbalin muştusudur.
Bu evetler zilletin kabusu, Türk milletinin zalimlere restidir.
Tekrar soruyorum:
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın yanında mısınız? (Evet)
√ Milliyetçi Hareket Partisi’nin yanında mısınız? (Evet)
√ Cumhur İttifakı’nın yanında mısınız? (Evet)
√ Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle devam diyor musunuz? (Evet)
√ Kelam veriyor musunuz? (Evet)
Mersin kararını vermiş, adayını netleştirmiş, işi bitirip seçim gününü beklemeye koyulmuştur.
Mersin’den zillete takviye çıkmaz.
Yolundan dönenlere, davasından cayanlara, çıkarlarına esir düşenlere, dünüyle bugünü ortasında uçurum olanlara Mersin müsaade vermez, prim vermez, icazet vermez, geçit vermez, inancım odur ki asla da vermeyecektir.
Allah hepinizden bin sefer razı olsun diyorum.
Birlikte çok daha güçlü olduğumuzu haykırıyorum.
Ayırmadan, ayrışmadan, başka düşmeden amaçlarımıza ulaşacağız.
Elbette yapacağız, her birlikte başaracağız.
Devlete istikrar, millete huzur getireceğiz.
Elbette yapacağız, daima birlikte sağlayacağız.
Cumhurun seçimi demek milletin zaferi demektir. Her vakit bunu savunacağız.
İstiklale tutkunuz, istikbale hazırız. Başkan Ülke Türkiye için her zorluğu aşmaya azimliyiz.
Ülkemize sadakat, davamıza yemin diyoruz.
Ülkümüz uğruna, ülkemiz hayrına hiçbir fedakârlıktan kaçınmama gayesindeyiz.
Yeniden soruyorum sizlere;
√ Cumhurun iradesini sandıkta gösterecek misiniz? (Evet)
√ Kaideler ne olursa olsun sandığa gidecek misiniz? (Evet)
√ Bizimle yürüyecek misiniz? (Evet)
√ Zalimlere, hainlere, teröristlere, Türkiye düşmanlarına, emperyalizmin maşalarına, yabancıların içimizdeki casuslarına karşı birebir safta mıyız? Tıpkı mevzide miyiz? Tıpkı cephede miyiz? (Evet)
√ Cumhur İttifakı’nın başarısı için tamam diyor musunuz? (Evet)
İşte meydan, işte irade, işte asalet, işte hamiyet.
21 Mart 1921 ile 1 Nisan 1921 tarihleri ortasında yapılan İkinci İnönü Savaşı devam ediyorken, Ankara’da çıkan Hakimiyet-i Ulusala Gazetesi’nde Merhum Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un şu hayranlık uyandıran şiiri yayımlanmıştı:
Cehennem olsa gelen, göğsümüzde söndürürüz.
Bu yol Hak yoludur, dönme bilmez yürürüz!
Düşer mi tek taşı sandın harim-i namusun,
Meğerki harbe giden son nefer şehit olsun.
Şu karşımızdaki mahşer kudursa, çıldırsa,
Denizler ordu, bulutlar donanma yağdırsa,
Bu altımızdaki yerden bütün yanardağlar,
Taşıp da kaplasa afakı bir kızıl sarsa,
Değil mi cephemizin sinesinde iman bir,
Sevinmek bir, acı bir, gaye birebir, vicdan bir;
Değil mi ortada bir sine çarpıyor, yılmaz,
Cihan yıkılsa emin ol bu cephe sarsılmaz!
Yüreklerimizin atışı topludur.
Yürüyüş istikametimiz dosdoğrudur.
İman dolu kalbimizle, sağlam karakterimizle, sağduyulu tutumumuzla her biri rehin edilip zincirlenmiş siyasetçilere tahammülümüz hiç yoktur.
Türkiye’yi yenemeyecekler.
Türk milletini geçemeyecekler.
Ne yaparlarsa yapsınlar zilletin fermanını kabul ettiremeyecekler.
Değerli Vatandaşlarım,
Aziz Dava Arkadaşlarım,
İktidar her rejim ve idare sisteminde vardır ve hakimdir.
Muhalefet ise sırf demokratik sistemlerin ana ögesi ve vazgeçilmez ögesidir.
Türkiye’de muhalefet kıtlığı ve kısırlığı maalesef ileri seviyededir.
Bu yüzden Türk siyaseti yaprak dökmektedir.
Bu sebeple Türk siyaseti kurumuş toprak üzeredir.
Demokrasi standartları şahsen muhalefet partileri eliyle düşürülmektedir.
Demagoji, demokrasiyi örselemekte ve öğütmektedir.
Çünkü muhalefet partileri ekseriyetle zillettedir, köksüz ve kimliksizdir.
Siyasi ikballerini ülke çıkarlarının üzerinde gören bir siyasi zihniyetin inandırıcılığı olamaz, prestiji olamaz, unsuru olamaz, ikna edici hiçbir yanı da olamayacaktır.
İktidara muhalefet etmekle ülkeye muhalefet etmek oburdur.
Türkiye’nin tahminen de en göze çarpan talihsizliği, siyaseti akıl ve ahlak çemberi dışına taşıran, ulusal ve manevi kıymetlerle zıtlaşan muhalefet partilerinin varlığıdır.
Zillet ittifakı siyasi canlılığını kural ihlalleriyle, kumandalı iradesiyle, kutuplaşma taktikleriyle sürdürmektedir.
Yalan derseniz bunların lisanındadır.
Yozlaşma derseniz bunların dimağındadır.
İftira ve temelsiz itham derseniz bunların alametifarikasıdır.
Nerede bir yara varsa, zillet ittifakı orayı daha da deşmek ve derinleştirmek için faaliyete geçmektedir.
Nerede bir hasımlık ve huşunet akıntısı görülüyorsa, zillet ittifakı orada rol kapmak için devreye girmektedir.
Zillet ittifakı oyun içinde oyundur.
Zillet ittifakı palavra rüzgarı, dedikodu yatağıdır.
Bu ittifakı oluşturan proje partilerinin tek gayesi Türkiye’nin ilerleyişini durdurmak, önünü kesmek, yükseliş seferberliğini tartışmaya açmaktır.
‘ALTILI MASA YABANCILARIN GÜDÜMÜNDEDİR’
Cumhuriyet Halk Partisi ve altılı masa külliyen yabancıların güdümündedir.
Özellikle müstevlilerin eline avucuna düşen bir CHP gerçeği ibret levhası halinde karşımızdadır.
Milyon dolarlar ödeyerek görevlendirilmiş fiyatlı ve ithal danışmanlara bel bağlayacak kadar geleneğinden ve siyasi gerçeklerinden kopmuş bir partinin milletimizin yanında olması imkansızdır.
Kılıçdaroğlu pusulayı kaybetmiş, istikameti şaşmış, yola çıktıklarını yolda bulduklarına değişmiştir.
Türkiye’ye ABD’den ve İngiltere’den bakan, milletimizin hassasiyetleriyle bütünüyle karşıt düşen Kılıçdaroğlu’nun kiralık akıl hocaları Atatürk’ün partisinin kılavuz kaptanı haline gelmiştir.
Bu nahoş görüntü kokuşmuş bir siyasetin özetidir.
Bu yakışıksız görünüm sömürgeleşmiş bir partinin içler acısı hikayesidir.
Parayla danışmanlık alanlar, yarın parayla da her kıymetini satacaktır.
Bu haliyle CHP’nin 3 Aralık 2022 tarihindeki kelamda vizyon toplantısı teslimiyetçiliğin vitrini, köhneliğin viranıdır.
Vizyon diye açıklanan ne varsa milletimize uzak ve yabancı, ulusal hayatın gerçekleriyle de kontaksız ve uyumsuzdur.
CHP’nin iktisat vizyonu diye bir şey yoktur.
Zira bu partinin misyonu Türkiye’nin yıkımı ve dağılması, vizyonu da emperyalizmin siyasi devre mülkü olmaktır.
Kılıçdaroğlu, vizyon diye isimlendirilen sahne gösterisinde küçülmeyi ve gülünç durumlara düşmeyi olağan karşılayacak ölçüde istikrar ve özdenetim kaybına uğramıştır.
Davulu asmışlar boyunlarına, tokmağı vermişler yabancı danışmanların eline. Durumları tıpkısının aynısıyla budur.
CHP iktisatta vizyonsuzluğunu belgelerken, Milliyetçi Hareket Partisi aylar önce “Ekonomik Büyüme, Toplumsal Gelişme ve Ulusal Bütünleşme” bağlamında “Geleceğin İktisat Vizyonu”nu saygın akademisyenlerimizin ve uzman isimlerin katkısıyla hazırlamıştır.
Kılıçdaroğlu ve zillet paydasında buluşan ortakları bilsin ve duysun ki, vizyon o denli değil bu türlü olacaktır.
Bizim binlerce kilometre uzaklıktan online bağlanan danışmanlara gereksinimimiz yoktur.
Millet teknoloji görsün diyen Kılıçdaroğlu, inanıyorum ki, gününü sandıkta görecektir.
Biz bize yeteriz, bu milletin evlatları da her muvaffakiyete ulaşacak kalite, kalibre ve kabiliyettedir.
CHP idaresinin sırt döndüğü, yok saydığı, aziz anılarını rafa kaldırdığı, emanetlerini çiğnediği, ismini bile unutulmuşluğa terk ettiği Gazi Mustafa Kemal Atatürk diyordu ki:
“Hangi istiklal vardır ki, ecnebilerin nasihatleriyle, ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin? Tarih bu türlü bir hadiseyi kaydetmemiştir!”
Tarihin kaydetmediğini Kılıçdaroğlu kazanmak için çırpınmaktadır.
Karanlıkta kaybettiği bedellerini loş ışıklar altında aramaktadır.
CHP idaresi dersini tarihten değil, tarihimize kara çalan yeminli Türk ve İslam düşmanlarından almıştır.
Bu prestijle CHP hastadır, bu hastalığın ismi da işbirlikçiliktir.
Bizim vizyonumuz milletimizin vizyonudur.
Bizim vizyonumuz Türk tarihinin yol haritasıdır.
Bizim aklımız yerlidir, ulusaldır, sipariş vizyonlarla, fabrikasyon ve ısmarlama projelerle ne alakamız ne de işimiz olacaktır.
CHP’nin altı su alan kayığı batmak üzeredir.
Dış güçlerin limanına yanaşma uğraşı da boşunadır.
Bu CHP’yi ne maaşlı sömürge danışmanları, ne global güçler, ne menfaat çeteleri, ne organize kabahat örgütleri, ne de Haçlı emelleri kurtarabilecektir.
Onların Ceremi Rıfkisi varsa bizim de mehmetlerimiz, osmanlarımız, hasanlarımız, alilerimiz, ayşelerimiz vardır ve milletimizin tertemiz evlatlarıdır.
Onların planları varsa Allah’ın da bir planı vardır.
Soruyorum sizlere;
√ Vizyonsuzluğu vizyon gören zillete ittifakına, cumhurun vizyoner gücünü, Cumhuriyetini parlak yüzünü, ulusal iradenin şaşmaz kararını bihakkın işaret ve söz edecek misiniz? (Evet)
√ Teknolojiyi online ilişki olarak takdim ve tevil eden Kılıçdaroğlu’na, yıllardır yapılan teknolojik atılımların, ulusal sanayi ve teknolojik atılımların hangi etaplara ulaştığını sandıkta gösterecek misiniz? (Evet)
√ Şayet bilgisiz değilse, arka niyetli olduğuna kani olduğumuz bu siyasi zillet zihniyetine Türk milletinin ve Türkiye’nin geldiği imrenilecek düzeyleri bir bir öğretecek misiniz? (Evet)
√ Ezcümle Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a evet mi? Cumhur İttifakı’na evet mi? Milliyetçi Hareket Partisi’ne evet mi? (Evet)
Maşallah, Mersin bu türlü diyorsa, Mersin’in kararı buysa, yedi düvel karşımıza çıksın, yetmedi, bütün dış temaslı danışmanlar zillet ittifakının yardımına yetişsin yararsız ve sonuçsuzdur.
Millet ne diyorsa karar odur. Ve karar bu türlü tezahür edecektir.
Milletin üstünde hiçbir güç ve kudret de olamayacaktır.
Aziz Vatandaşlarım,
Değerli Dava Arkadaşlarım,
İnsan onuru her şeyin önünde ve üstündedir.
Kadın ve çocuklarımıza zulüm yapanlar, taciz ve tecavüz edenler hem erdemsiz hem de günahkârdır.
Küçücük yaştaki evlatlarımızın istismarına göz yumulması, böylesi bir vebale sessiz kalınması kelam konusu değildir.
Bugünlerde sıcak gündemin en üst başlığı altı yaşındayken tecavüze uğrayan bir mazlumun dramıdır.
Gerçi aklımızın almadığı bu iğrençliğe akıl yürütmek de beyhudedir.
CHP’nin bu istismarı siyaset gereci haline getirmesi sorunun bir öbür ayıplı ve ahlaksız tarafıdır.
Konu yargıdadır.
Failleri gözaltına alınmıştır.
Hiç kimsenin böylesi bir insanlık dışı muameleye onay vermesi düşünülemeyecektir.
Suçlular kuşkusuz en ağır biçimde cezalandırılmalıdır.
Kılıçdaroğlu’nun milletvekilleriyle birlikte Adalet Bakanlığı’nın kapısına dayanması, bu ağır sorunu gerçek manasından soyutlayıp siyasi hesaplaşma noktasına taşıması başlı başına sorumsuzluktur.
İstismara uğrayan kardeşimizi CHP idaresi ve zillet partileri aleni bir biçimde kullanmaya kalkışmış, malumu olduğumuz yürek yaralayıcı vahşeti mütedeyyin ve muhafazakar insanlarımızı suçlamak için bir araca dönüştürmüştür.
Hiç kimse bir sapıklıktan hareket ederek dinimizi sorgulayamaz.
Hiç kimse bir insanlık cürmünü basamak yaparak inancımızı ve inanan insanlarımızı zan ve töhmet altında bırakamaz.
Böylesi bir berbatlığa kimsenin de hakkı olamaz.
Yargı sonucunu sabırla beklemek zorundayız.
CHP idaresinin adalet ve hukukla ilgili derin bir sorunu vardır.
Kılıçdaroğlu ve zillet ortakları ağız birliği etmişçesine Türkiye’de hukukun olmadığından bahsetmektir.
“Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet” diyen aymazlara peşpeşe sufle verenler dış kaynaklıdır, fitne cephesinde buluşan kötülerdir.
Türkiye’de istibdat olsaydı, Kılıçdaroğlu ve şürekası devlete ve millete her seferinde meydan okuyabilir miydi?
Türkiye’de istibdat olsaydı, zillet ittifakı elini kolunu sallayarak bozgunculuk yapabilir miydi?
İstibdadın olduğu yerde demokrasi olur muydu?
Bu kadar ihanet ve hasımlık ortalıkta cirit atabilir miydi?
Adalet herkes içindir, hukuk herkese lazımdır.
Kaldı ki hukuk önünde de hiç kimsenin ayrıcalıklı bir pozisyonu olamayacaktır.
‘SARAÇHANE TİYATROSU FIRSATÇILIKTIR’
İstanbul Büyükşehir Belediye Lideri hakkında 14 Aralık 2022 tarihinde verilmiş kesin olmayan 2 yıl 7 ay 15 günlük mahpus kararından sonra Saraçhane tiyatrosu düzenleyenlerin devlete, hükümete ve Türk yargısına saldırması en hafif tabirle fırsatçılıktır.
İstanbul Büyükşehir Belediye Lideri bir cürüm işlemişse bunun sonuçlarına elbette katlanmalıdır.
Bu şahsın ne üstünlüğü vardır?
Bu şahsın türel sorumsuzluğu diye bir şey kelam konusu mudur?
Henüz mahkeme kararı açıklanmadan halkı Saraçhane’ye davet eden Belediye Lideri, sonuç açıklanmadan apar topar yola koyulan İP Lideri, altılı masaya Saraçhane dayatması yapmak ve Kılıçdaroğlu’na operasyon çekmek için harekete geçmişlerdir.
Birbirlerine kazık atanların, yargı kararını kucaklaşarak ve sevinç çığlıkları içinde karşılayanların, “yeni başlıyoruz” diyenlerin kapalı kapaklı işler çevirdiğini görmemek için yalnızca kör değil, akli ve zihni melekeleri de kaybetmek lazımdır.
İmamoğlu’nu Cumhurbaşkanı adayı olarak sivriltmeye çalışan, Kılıçdaroğlu’na çalım üstüne çalım atmak için her durumdan istifadeye çalışan siyaset bezirganlarının altılı masaya dinamit fırlattığı ayan beyan ortadadır.
Bu tipler siyasetin en güvenilmez simalarıdır.
Kılıçdaroğlu’nu tuzağa düşürmek hedefiyle hareket yapanlara en âlâ yanıtı CHP’ye oy veren kardeşlerim verecektir.
Saraçhane kumpası tutmaz, uydurma mağdurlara, ucuz kahramanlıklara, kağıttan kaplanlara, mahkeme salonlarından siyaset çıkarmaya niyetlenen bukalemun siyasetçilere Türk milleti hiçbir biçimde paha vermez, hürmet duymaz.
Altılı masadaki parti liderlerinin birbirini tekzip eden konuşmalarını hiç kimse kaale almaz, hakikaten almamıştır.
Saraçhane’de yargı kararına sarılıp fırsat bu fırsattır diye meydana dökülen siyasetçilerin alayı birden samimiyetsizdir.
‘SEKİZ KERE TOPLANDINIZ, ADAYINIZI BELİRLEYEMEDİNİZ’
Mersin’den bir kere daha altılı masaya sesleniyorum:
Bu yıl içinde sekiz sefer toplandınız, lakin şimdi Cumhurbaşkanı adayını belirleyemediniz.
Milletimiz bu orta oyunundan artık bıkmış ve usanmıştır.
Madem Saraçhane’de Cumhurbaşkanı adayınızı açıklayamadınız, o halde bu ay sonunda yapacağınız toplantıda gecikmiş bu ilanı yapınız.
Eğer korkacağınız, saklayacağınız, sıkılacağınız, utanacağınız bir ilginiz yoksa Cumhurbaşkanı adayımız budur deyiniz.
Kılıçdaroğlu’nu katakulliye getirip İmamoğlu’nu parlatma arayış ve gayesinin Cumhurbaşkanı adaylığı sıkıntısıyla ilgili olduğu mutlaktır.
ABD’den birtakım Avrupa ülkelerine, terörist Demirtaş’tan FETÖ’ye, HDP’den PKK’ya varıncaya kadar Türkiye’ye karşıt bakan hangi odak varsa zillet partilerinin ardındadır, bu gerçeği de bilmeyen, duymayan, görmeyen kalmamıştır.
Maskeler patır patır düşmüştür.
Zillet ittifakının ipliği pazara çıkmıştır.
Birbirine operasyon çeken partilere Türkiye emanet edilir mi?
Birbirine yan bakan, omuz atan, geriye düşürmeye çalışan sancılı bir ittifakın adalet ve hukuk kelamlarına kanan ve aldanan çıkar mı?
Kılıçdaroğlu telaş ve dehşete kapılarak, ulusal iradeyi tekrar inşa edeceklerini söylemiş.
Sayın Kılıçdaroğlu bunu nasıl yapacaksın? Ulusal iradeyi tekrar inşa etmenin ne manaya geldiğinden haberdar mısın?
Adaysan çık söyle, mert ol, yürekli ol, korkma, kaçma, saklanma.
Kendine güveniyorsan yapacağın öncelikli iş altılı masayı dağıtmak, bağımsızlığını tescillemek, sonra da Cumhurbaşkanı adaylığını açıklamaktır.
Yanı başında seni kafese koymayı planlayanlara, ayağını kaydırmak için uygun ortam peşinde koşanlara dikkat etmezsen, dost gördüklerinin yakında postuna samanı doldurması mukadderdir.
Zillet ittifakı birbirini yerken, adaylık pazarlığı kızışmışken, Cumhur İttifakı’nın adayı muhakkak, kararı nettir.
Bizim Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır.
Algı oyunlarına teşebbüs edenlerin hevesleri kursağında kalacaktır.
Cumhur İttifakı, Cumhuriyet’in 100’üncü yıl dönümünde muazzam bir demokrasi zaferiyle Türk ve Türkiye Yüzyılının temellerini atacaktır.
Buna hiçbir mihrak pürüz olamayacaktır.
CHP’den bir yol olmaz. İP’ten bir sonuç çıkmaz.
HDP’den, devası kederine yetmeyen selamsızdan, geleceksiz serok Ahmet’ten, bunlara takviye olan marjinal partilerden Türkiye’ye en küçük hayır gelmez, gelemez.
Bu zillet ittifakı, Pir Edebali’nin damadı Dursun Fakih’in dediği üzere;
Koyunu yemek için tilkiyle plan yapanlardır.
Kurtla birlikte öldürenlerdir.
Çobanla birlikte yiyenlerdir.
Sahibiyle birlikte yas tutanlardır.
Sonra da hiçbir şey olmamış üzere davrananlardır.
Zillet ittifakı yanlışın ve yıkımın yanındadır.
Zillet ittifakı palavranın ve yağmanın tarafındadır.
Zillet ittifakı global emperyalizmin ileri karakolu ve Türkiye’nin karşı siperidir.
Biz, Türkiye’nin, Türk milletinin, Türk vatanının tarafıyız.
Biz garibin, mazlumun, bağında, bahçesinde üretenin yanındayız.
Caniye, eşkıyaya, bölücüye, demokrasi ve özgürlük kamuflajına bürünmüş düşman beslemelerine sonuna kadar karşıyız.
Biz hakkın, halkın, hakikatin tarafıyız.
Biz şehidin, gazinin, ciğeri yanmış anaların, dul gelinlerin, yetim yavruların tarafıyız.
Biz, bağımsızlığı can değerine koruyacak tarafız.
Biz Milliyetçi Hareket Partisi’yiz.
Onların daveti arbedeye ve karanlığa, bizim davetimiz aydınlığa ve kardeşliğedir.
Onların daveti karışıklığa ve karışıklığa, bizim davetimiz birliğe, dirliğe ve daima birlikte Türkiye olmaya davettir.
Çağrımız büyük Türkiye’yedir.
Çağrımız Türk ve Türkiye Yüzyılınadır.
Çağrımız tam bağımsız Başkan Ülke Türkiye’de kucaklaşmayadır.
Soruyorum sizlere;
√ Terör örgütlerine, emperyalizmin oyunlarına karşı bir arada miyiz? (Evet)
√ Ulusal birliğimizi, ebedi kardeşliğimizi birlikte savunacak mıyız? (Evet)
Paylaşılacak vatanım, vazgeçilecek beşerim yok diyen her vatan evladıyla yolumuz birdir.
Biz birlikte Türkiye’yiz diyen herkes bizim özbeöz kardeşimizdir.
Son kere soruyorum hepinize;
√ 2023 geldiğinde, Cumhurun muazzam iradesini gösterecek misiniz? (Evet)
√ Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a, Milliyetçi Hareket Partisi’yle Cumhur İttifakı’na oy verecek misiniz? (Evet)
Allah razı olsun sizlerden, yolunuz, bahtınız ve alnınız açık olsun inşallah.
Sözlerimin sonunda hepinizi hürmetle selamlıyor, yeni yılınızı şimdiden tebrik ediyorum.
Terörle çaba esnasında şehit olan kahramanlarımıza Cenab-ı Allah’tan rahmetler diliyorum.
Geçtiğimiz günlerde, Diyarbakır’da seyir halinde olan bir polis servis aracına bölücü teröristler tarafından yapılan bombalı saldırıyı lanetliyor, yaralı polislerimize şifalar temenni ediyorum.
Biliniz ki, terörün kökü kazınacak, teröristler yok edilecektir.
2023’te terörü sıfırlamış bir Türkiye huzur ülkesi olacaktır.
Diyorum ki, daima huzur, her vakit huzur, herkese huzur.
Her birinizi Şanlı Allah’a emanet ediyorum.
Sağ olun, var olun diyorum. (HABER MERKEZİ)