Çiçek Tahaoğlu
İstanbul’da tedavi için özel muayenehanesine gelen iki hastasına nitelikli cinsel taarruz kabahatinden yargılanan jinekolog Fecri Sevilen davasında, mahkeme bir kez daha Sevilen’in hatalı olduğuna hükmetti.
Prof. Dr. Sevilen, “klitorisini uyararak sıvı örneği alması” gerektiğini söyleyerek iki danışanına nitelikli cinsel hücumda bulunduğu suçlamasıyla 23 yıl 4 ay mahpus cezasına çarptırılmış ve cezaevine gönderilmişti. Fakat cezası istinaf mahkemesi ve Yargıtay’ca onandıktan sonra, çok sık görülmeyen bir halde, Yargıtay Ceza Genel Konseyi tarafından tahliye edilmişti.
Sevilen’in davası geçen günlerde tekrar görüldü. İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi Sevilen’in nitelikli cinsel akın hatasını işlediği sabit olduğu gerekçesiyle mahkumiyet kararında direndi. Artık belge tekrar Yargıtay’da.
Davacı bayanlardan R., “Ağır ceza mahkemesi, istinaf mahkemesi, Yargıtay ceza dairesi hatanın sabit olduğu konusunda hem fikir. Lakin bu karar bir türlü uygulanamıyor” derken; avukat Utku Keleşoğlu cürmün “mesleğinin sağladığı imkan ve yetkileri berbata kullanarak” işlendiğinin altını çizdi. Keleşoğlu, hakkında isimli önlem dahi alınmaksızın bir anda özgür bırakılan Sevilen’in hekimlik faaliyetlerine devam etmesine mani rastgele bir mesleksel soruşturma da bulunmadığını söyledi.
Muayene sırasında porno sinema izletmiş
Yargılanmasına 2018’de başlanan Prof. Dr. Sevilen’i savunan avukat takımında, Said Nursi’nin ve Sivas katliamı davasının sanık avukatlarından Reşat Yazak, tanınmış ceza avukatlarından Köksal Bayraktar, İstek Sarraf’ın da avukatlığını yapmış Şebnem Eriş üzere isimler yer aldı.
Danışanlarından birine muayene sırasında porno sinema izletmeye çalıştığı, “Tahrik olmuyor musun?” üzere sorular sorduğu ve cinsel içerikli hareketlerde bulunduğu tez edilen Sevilen’in muayenehanesinde kullanılan bilgisayarda 4063 porno irtibatının tespit edildi. Ayrıyeten şikayete bahis olan muayene saatinde sanığın bilgisayarından porno sitesine bağlanıldığı belirlendi.
Cezası katılaştıktan sonra tahliye edildi
Sevilen “mesleğinin sağladığı imkan ve yetkileri berbata kullanarak” iki başka nitelikli cinsel taarruz suçlamasıyla Ekim 2019’da 23 yıl 4 ay mahpus cezasına çarptırılarak cezaevine gönderildi. Ceza, Mart 2020’de Yargıtay 14. Ceza Dairesi’nce, daire lideri ve bir üyenin muhalefet şerhine rağmen oy çokluğuyla onanarak katılaştı.
Onama kararına şerh düşen Yargıtay daire lideri, Nisan 2022’de (seçimlerde beş aday ortasında dördüncü sırada yer alsa da) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı olarak atandı. Bundan birkaç ay sonra, Haziran 2020’de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, cezaya şahsen itiraz ederek Sevilen’in tahliyesini talep etti.
Yeniden toplanan Yargıtay 14. Ceza Dairesi, mahpus cezası kararının kanuna ve yola uygun olduğunu tekrar vurguladığı bir karar verdi. Bununla birlikte, itiraz Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan yapıldığı için CMK gereği belgeyi üst konseye gönderdi.
Yargıtay Ceza Genel Heyeti ise Haziran 2021’de cezanın bozulmasına ve Sevilen’in tahliyesine karar verdi. Şikayetçi bayanların davayı olaydan 20-30 gün sonra açmaları ve muayenehanedeki kanıtlar toplanırken “ihtiyar heyetinden yahut komşulardan iki kişi bulundurulması” kuralının yerine getirilmemiş olması bozma münasebeti olarak gösterildi.
Davacı R.: Bu adam bunları öbür bayanlara da yapamasın
Davacılardan R., hem olayın kendisi hem de dava süreci nedeniyle sıkıntı vakitler geçirdiklerini ve artık adaletin yerini bulmasını beklediğini söyledi.
“Duruşmalarda daima ‘evlenip boşanmış kadınlar’ olduğumuz, ömür şeklimiz tartışıldı. Atfedilen kabahatle ilgili savunma yapmak yerine bizimle alay ettiler, sorularımıza karşılık vermediler, kişiliğimize saldırdılar. Sanığın ne kadar nüfuzlu olduğunu ima edip, bizim başarılı bir beşere iftira atmaya çalıştığımızı argüman ettiler. Güya biz yargılanıyor üzereydik. Ancak yaşananlar ve meczuplar o kadar açık ki, mahkeme de bunu onayladı. Tüm bu zorlukları adalet yerini bulsun ve bu adam bunları diğer bayanlara da yapamasın diye göze aldık.”
1998’den beri diğer şikayetler de var
Sevilen hakkında iki bayanın şikayetiyle açılan bu dava dışında öbür şikayetler de var.
1998’de bir bayanın muayene sırasında cinsel tacize maruz kaldığına dair şikayeti üzerine Türk Tabipler Birliği (TTB) disiplin soruşturması başlatmış ve Sevilen 2000 yılında 6 ay müddet ile süreksiz olarak meslekten alıkoyma cezasına çarptırılmış. Bu olay, şikayetçi bayan yahut TTB tarafından isimli mercilere bildirilmemiş.
2001’de öteki bir bayan TTB’ye mail atarak, 1999’da muayene sırasında Sevilen tarafından cinsel tacize maruz kaldığını, fakat deşifre olmaktan ve ailesinden korktuğu için isimli mercilere şikayette bulunamadığını bildiren bir e-posta yollamış. 2019’da isimli olarak şikayette bulunmuş lakin belge vakit aşımına uğramış.
2018’de Sevilen hakkında açılan davanın medyaya yansımasının akabinde öteki bir bayan 2007’de benzeri formda cinsel tacize uğradığını söyleyerek dava açmış lakin dava vakit aşımıyla sonuçlanmış.
Avukat Keleşoğlu, şu kademede Sevilen hakkında mutlaklaşmış bir karar olmadığı için hekimliğe devam ettiğini söylerken “Ama bir karar olmaması mesleksel bir disiplin soruşturmasına mani değil” diyor, “Burada cinsel bir suça ek olarak doktorluk mesleğine duyulan inancın ve meslekten kaynaklı elde edilmiş nüfuzun berbata kullanılması kelam konusu. İsnatlar epey ağır ve kabahatin işlendiğine dair ispatlar da var; mesela muayene sırasında porno açıldığı teknik incelemeyle sabit.”
Avukat Keleşoğlu: Mahallî mahkemenin direnme kararı çok önemli
Avukat Keleşoğlu, İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin direnme kararının çok değerli olduğunu vurguluyor:
“Bazı belgeler vardır, birtakım şeyler meçhuldür. Fakat bu evrakta her şey ortada ve kabahatin sanık tarafından işlendiği her türlü kuşkudan uzak formda ve tam olarak ispatlanmış durumda. Tekrar de lokal mahkemenin, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na direnmesi karşılaştığımız bir durum değil. Hatta bir birinci olabilir.
Bazı güç odaklarının olduğu belgelerde, birçok hakim kürsüde bulunmak istemez, çünkü karar vermek zordur. Bu davada da sanığın birebir vakitte akrabası da olan bir avukatın, mahkemede ‘Benim yetiştirdiğim şahıslar artık Yargıtay üyesi’ üzere heyet üzerinde baskı kurmaya yönelik, yargıya müdahale teşebbüsü sayılabilecek sözleri zabıtlara geçmişti. Ancak bu heyet ve savcısını yürekten kutlamak lazım. Yargılamalara yönelik ağır tenkitlerin olduğu böylesi bir devirde benim hukuka dair umutlarımı yeşerten bir karara imza attılar. Umarım finali de emsal olacak bir karar olur.”