CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Meclis Küme Toplantısı’nda konuştu.
Türk Ocakları’nın 110. kuruluş yıldönümü nedeniyle dün düzenlenen toplantıya katılan Kılıçdaroğlu, davetin akabinde Türk Ocakları İstanbul Şube Lideri’nin vazifeden alındığını söyleyerek reaksiyon gösterdi. Kılıçdaroğlu, “Bizim konuşmaya gereksinimimiz var, arbedeye değil” dedi.
Kılıçdaroğlu, Sabri Uzun ve Hanefi Avcı’nın rütbelerinin sökülmesine ait, “Rütbelerini motamot dikeceğiz, iade edeceğiz” diye konuştu.
“Bu millet artık uyandı, Milletin sesi var artık” diyen Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları şöyle:
“İslam dünyasının sıkıntıları var ve Türkiye bu mevzuda bütün İslam dünyasına örnek olmak zorundadır. İnsanların inancına nasıl hürmet duyulduğunu bütün dünyaya göstermek zorunda. Adalet vurgusu yaptım, adaletin ne kadar kıymetli bir kavram olduğunu, İslam açısından da tabir ettim. Sabah bir haber İstanbul vilayet idaresi yönetimi vazifeden alınmış. Ne söyleyeyim artık arkadaşlar. Bizim konuşmaya gereksinimimiz var, hengameye değil, bizim birbirimizi dinlemeye gereksinimimiz var hengameye değil. Nitekim anlamakta zorlanıyorum. Adalet olsun diyorsunuz tahammül edemiyorlar. Birbirlerini öldürenler İslam dünyasında. Birbirlerine silah çekiyorlar. İslam dünyasında kan durmasın mı, hoşluk olmasın mı, demokrasi, adalet olmasın mı? Adalet istiyorsunuz tahammül edemiyorlar. Adaleti biz getireceğiz.
SÖKÜLEN RÜTBELERİ İADE EDECEĞİZ, DİKECEĞİZ: Devlette vazife yapan ve vakti geldiğinde emekli olan insanların adaletsizlik gördüğünde itiraz etme hakları vardır. Tahminen kamu vazifelisi olarak rahat konuşamaz lakin ayrıldıktan sonra rahat konuşabilir. Niyetini rahatlıkla açıklayabilir. Sabri Uzun ve Hanefi Avcı’dan kelam ediyorum. Sabri Uzun, Canan Kaftancıoğlu’nun haksız yere vazifeden alınması üzerine bir tweet attı. Vay sen misin bunu söyleyen. Gerisinden Hanefi Avcı, Selahattin Demirtaş’la ilgili AİHM kararı uygulanması gerektiğini söylüyor. Vay sen misin bunu diyen. İkisinin de rütbeleri sökülecek. Münasebet ise, FETÖ terör örgütü ile iltisaklı. Bunların ikisi de yazdıkları kitaplarla yaptığınız yanılgıları sizin yüzünüze vurdular. Az kaldı, gelecek zati sandık. Onlar da biliyor geliyor gelmekte olan. Onların sökülen rütbelerini motamot iade edeceğiz.
İntikam, öç alma hissiyle devlet yönetilmez. TSK’nın 80-90 yaşındaki generallerini mahpusa atıyorsunuz. Kimileri mahpusta olduklarını bile bilmiyor. Bu türlü devlet idaresi olur mu? Bu türlü devlet idaresi olmaz. KHK ile misyonuna son verilen akademisyenler, harp okulu öğrenciler, boşuna yatan siyasetçiler. Bazen beşerler bedel öderler, haksız yere ödenen her vücut onun onurudur.
DEVLET BU TÜRLÜ YÖNETİLMEZ: Ekonomik olarak da yönetemiyorlar. Şekerde hiçbir kasvetimiz yoktu, IMF’in talimatına uydular. Kotayı uyguladılar, şeker üretimimiz düştü. Sattılar şeker fabrikalarını. 10 fabrikayı 680 milyon dolara sattılar, bugünün parasıyla 11 milyar liraya. Yalnızca nisan ayında ödenen faiz 19 milyar lira. 24 yıl sonra Türkiye şeker ithal etmek zorunda kaldı. Yönetemiyorlar, devlet bu türlü yönetilmez. Şeker fabrikaları neden özelleştirilmez; aslında bunlar 3-4 ay çalışıyorlar. Bu yükü özel dal kaldıramaz.
RİZE MEYDANINDA KAÇAK ÇAYLARI YAKACAĞIM: Çayda da emsal bir olaya gerçek gidiyoruz. Çayda da o denli yapacaklar. Çay stratejik eserdir. Neymiş Ulusal Çay Kurulu kuracaklarmış, yükü sırtlarından atacaklar. AK Parti iktidarı devrinde her yıl 20 bin ton ithal ediyor Türkiye. Bugüne kadar 183 bin ton çay ithal edildi, 434 milyon dolar ödendi. Biz 434 milyon doları Rize, Trabzon, Artvin’e versen ne olurdu? Bu iktidar size değil, yabancı çay üreticilerine çalışıyor. Kaçak çayla nasıl gayret edilir göreceksin, Rize meydanında kaçak çayları yakacağım.
BU MİLLET ARTIK UYANDI, SESİ VAR: Biz oy peşinde koşan kısır bir siyaset yapmıyoruz. Bizim için her şeyden kıymetli insanların refahı, mutluluğudur. Bu millet artık uyandı, Milletin sesi var artık.
OPERASYON YAPAMAYACAĞINI BİLİYORUZ: Adalar silahlandırılırken gıkı bile çıkmadı. İşgal edilen adalarla ilgili cümle kur diyorum, cümle bile kuramıyor. Artık Yunanistan’a ‘Beni kızdırmayın gelirim’, ‘Suriye’ye yok operasyon yapacağım’ diyor. Yapıyorsan yap kardeşim, ne bağırıp duruyorsun. Yapamayacağını biliyoruz.
YANGININ ÇIKACAĞINI BİR YIL EVVEL BÜTÜN DÜNYA SÖYLEDİ: Bahçeli ‘sen orman yangınlarının olacağını nereden biliyorsun?’ diyor. Bütün dünya biliyor, anladığım kadarıyla iklim değişikliğiyle ilgili tek bir makale bile okumamış. BM’nin dünya kadar yayını var. Allah akıl, fikir versin. Yangın çıktı, gittik oraya. Üç gün söndüremediler. Gece görüşlü helikopter yok, ihale yapılmış fakat 4 Temmuz’da gelecekmiş. Bu yangının çıkacağını bir yıl evvelden bütün dünya söyledi. Gittim söyledim. Beşli çete olunca 10 dakikada ihale sonuçlanıyor. Ormanları korumak için açtığı ihale 4 Temmuz’u bekleyecek. Ben bunu söyledim diye kıyameti koparıyorlar. Ne söylerseniz söyleyin ben haklıyım.
SEN, BEN AYRIMI YAPIYOR: Çıkmış açıklama yapıyor Erdoğan, ‘Muğla’da Büyükşehir Belediyesi sende’ diyor. Bir sefer şunu söyleyeyim ben senin üzere değilim. Muğla Büyükşehir belediyesi bende değil Muğla halkınındır. Senin anlayışınla devleti biz yönetmeyiz. Devlet başkadır siyaset başkadır. ‘Acaba ne yaptınız ne üzere bir çalışmayı ortaya koydunuz. Büyükşehir belediyelerinin itfaiyesi yok mu? Lakin bizler burası CHP belediyesidir demedik bakanlarımızla tüm grubumuzla buraya indik atılması gereken tüm adımları attık’ Vallahi de billahi de devletin ne olduğunu ve nasıl yönetildiğini bilmiyor. Marmaris Belediyesi 328 işçi görevlendirdi. 156 araçla yangına müdahale ettiler. Bunları vali biliyor. Su desteği yapıldı ayrıyeten. Veteriner takımları görevlendirdiler. Bunu da Muğla Büyükşehir Yaptı. Yiyecek, içecek sağlandı. Araçlar bozulursa diye taşınabilir tamir grupları görevlendirdiler. Yalnızca Muğla değil, Ankara, İzmir, Aydın, Eskişehir, Antalya ve Burdur belediyeleri de direkt doğruya yardım gönderdiler. Bu adam devleti yönetmeyi bilmiyor. Sen ben ayrımı yapıyor. Ya orman yanıyor kardeşim o orman hem senin hem benim. Bunu söylemesi bile başındaki ayrımcılığın ne kadar derin olduğunu gösteriyor.
SENİN VAZİFENİN KATİLİN SOFRASINA OTURMAK DEĞİL: Bakanlar ne yapıyor Allah aşkına? Fırsat buldular geldiler bir cümbüşe katıldılar. Prens mi gelmişti buraya? Onunla bir arada sofraya oturdular orada ağaçlar yanarken. Senin misyonun o. Senin vazifenin katilin sofrasına oturmak değil.
SARAY GERİNDE KAPI ÜZERE DURUYOR: Bunların dünyaya bakışıyla bizim dünyaya bakışım tıpkı değil. Bunların ahlakıyla bizim ahlakımız, bizim adaletle onların adalet anlayışı hakkı ortasında fark var. 15 Temmuz sonrası FETÖ ile iltisaklı olan şirketleri aldılar, TMSF’ye devrettiler. Başlarına da kayyum atadılar. Sonra piyasada simsarlar dolaşmaya başladı. AK Parti Genel Lider Yardımcısı Nurettin Canikli, bir yakınını getirip Boydak Holding’e kayyum olarak atıyor. Bir müddet sonra, ‘Slovakya’da depo yapmamız lazım’ diyorlar. 20 milyon Euro gönderiyorlar. Deponun sahibi Ertunç Laçinel, birebir vakitte kayyum. Bu para ve adam da yok. Canikli hiç konuşmuyor. Buradan Canikli’ye sesleniyorum; niçin konuşmuyorsun, niçin koruyorsun?
Bir kanun getirdiler. Binali Yıldırım bu soruya cevap vermemiş, Fuat Oktay’dan da tık yok. Ya bunlar bu yolsuzluğun üzerine gidemiyorlar. Bir kanun getiriyorlar, bu biçimiyle kayyum atanırsa kayyumun yaptığı bütün süreçler, karar ve fiilleri nedeniyle cezai sorumluluk olmaz diyor. Malı götür, hırsızlığı yap, kanun gerinde kapı üzere duruyor. Saray gerinde kapı üzere duruyor. Bu kanunu Meclis’te kabul ettirdiler. AKP’ye geçmişte oy verenlere sesleniyorum, siz bu türlü bir kanunu dünyanın hangi ülkesinde gördünüz. Hırsızlık yapana hırsızlık yapabilir diye kanun getiren bir ülke getirin. Hırsızlığın maddeyle korunduğunu birinci kere görüyorum. ‘Sen götür malı, meraklanma’ diyorlar, söyleyen kim Canikli. ‘Meraklanma, kanun çıkaracağız, kimse hesap soramaz’ diyor. Hangi kanunu çıkarırlarsa çıkarsınlar bu kardeşiniz tamamına hesabını soracak.” (HABER MERKEZİ)